Ana içeriğe atla

dag

 dag

daglarin ucsuz bucaksiz noktalarinda dunyaya meydan okurdum

kus bakisi seyrederken kirsali

sehrin ahengi bozuyordu siluetini dunyanin

ve ben

soluksuz kalircasina kosuyordum 

sana dogru

kalbimin kaldirmadigini anlamistim sonunda

bu dunyayi ve beynimi

duygusuz kelimelerin icinde duygu yuklu gozleri sezdigimde anlamistim o oldugunu

zor oldugunu 

ve bir o kadar da guzel oldugunu 

söverken duzenin isleyisine

anason kokusuyla uyumak isterken her gece

tutunacak bir kisinin bile olmadigini bilirken 

her an

benim varligimi anlamayacak milyarlara karsi her gun bas kaldirdigimi bilmeseler de

varligim bu dunyada bir dagin karanlik tarafi gibidir

golgelerle beslenir isiktan kacar

ve onu arar soguk koselerde

basina buyruk yazar

basina buyruk hareket eder

ve basina buyruk cezalar cekip

cezalandirir kendi soguk koselerde

gulumser gunese her ulasilmasi imkansiz kavusmalar gibi

soguktur ici ve ürperir 

her yabanciya karsi

ama

eglenir sehrin golgesinde 

ay ile beraber 

gokyuzune karalar kaybettiklerini

yildiza adlarini tasir

ve olmayacak hayallerle dalasir

mutluluk degildir gayesi

iyi olmaktir 

bilmeseler de

gormeseler de

iyiden iyiye saklanmaktir

gunesli tarafiyla guzel gorunup

soguk tarafiyla yasamalidir dag

aslinda her dag soguktur 

bazilarinin kari cabuk erir

bazilari satar gunese ruhunu

bazilari da benligini kabul eder

yalnizlikla ruzgarla sogukla cebellesir

zorluklarla mucadele edip tekrar tekrar yenilir

bazen bir bulutla aglar bazen bir islikla dertlesir

ama sehrin icindekilerine uzulur

amaci goge ulasmaktir 

tek basina kalmak 

ve sonsuzluga uzanmak

bir de onu bulmak

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

4 kisi

biz burada dört kisiyiz birimizin önunde kahve ve yarim sigara digerimizde yipranmis bir kitap ötekimizde dusunce deryasi sonuncumuzda ise bir kalem ve sararmis bir kagit hepimizin önü dolu ve herkesin cebinde bir hayat manasi dudaklarimiz ipeklerle dikilmis konusursak guzelligi bozulacak  anlamini yitirecek gozlerimizle birbirimizi anliyoruz gozlerde bir buhran var gecmisimizi anliyoruz gelecegimiz bile belli o buhranda kayboluyoruz gozler bir anda tek noktaya dikiliyor masanin ortasina ortasindan bir alev yeseriyor yuzumuzun ortasina ne bu? neden burada? elimiz ile dokunmaya calisiyoruz ama onda zemheri sogugu gozleri semada ve onun da dudaklari dikilmis kafamizi kaldiriyoruz gokyuzune aklin almayacagi bir sicaklik yagmur yagiyor atesten sicak bir elimizde ates var soguktan sicak ve biz kafamizi egip islerimize dönuyoruz birimizde kahve ve yarim sigara digerimizde yarim acilmis bir kitap ötekimizde dusunce deryasi sonuncumuzda ise bir kalem ve yarisi doldurulmus sararmis bir kagi...

2 kişi

  Biz burada 2 kişiyiz Kalplerde bir pırıltı Sonsuzluğa ulaşmak isteyen vücutlar Ve haykırışlar Ne istediğimizi biliyoruz Sorun ömürdü Ne kadar kısa görünse de o kadar uzundu aslında Sonsuzluğa ulaşmak isterken bir engeldi önümüzdeki Mutlak Kudret’e varmak ne kadar zormuş meğer Şu endüstriyel topluluklarda bir isyanmış insan olabilmek Bir devrimmiş kalplere nuru haykırabilmek Kelepçelenmiş beyinlere Hakk’ı anlatmak ne zormuş meğer Nasip olur mu son nefeste O’nu görebilmek Ruh bedenden ayrılırken mutluluk kanatlarını takabilmek Biz burada 2 kişiyiz Masanın ortasında bir kor Etraf zaten yangın yeri Kor bizi de yangına çevirmeye çalışıyor Zor bu devir Yangını söndürebilir mi bu 2 kişi Dener Ve davasını bir hışımla güder insan denen mahlukatlara karşı Devrim ağacı gibi şahit olur Zülfikar gibi yıkıp geçer ortalığı Sessizdir bu iki insan Sükûnetle bekler o günü O muhteşem günü Davasının sona ereceği ve mutluluk melekelerinin sınırlar...

Yol

  Sabahların olmadığı gecelerin birinde Benlik hissiyatını kesen soğuklara aldırış etmeden yürünen yolların ortasında kalan biri.. Tutunurken hayatın çatırdayan dalına Dalın üstüne her an binen onlarca yük Ve her yük için bir şükür daha.. Izdırap yağmurunun altında ıslanırken zaman mevhumundan bi’haber Bir elin göklerden kalbine ilişmesini beklediği İçinin karmaşasından ruhunun Can’ını unuttuğu  Kelam edecek bir taş duvara hasret Ve en çok kendine hasret bir yaşam.. Tam ortasındayken bu alemin Her şey etrafından akarken düzenli bir şekilde Serkeş haliyle onları anlamaya çalışan bir berduş.. Gülüp ağlayıp yiyip içen bizden biri bu berduş Düşüncelerini semanın sayfalarına yazarken hasret dolu gözlerle izler diğer tarafı Bu hengameden kaçmak için yalvaran bir çift göz ile.. Ve her defasında zor olanı başardığı için bir şükür Alemin ortasında viranelere layık bir izleyiş için onlarca şükür.. Her iç çekişin bir yakarış olduğunu bilen  Aklın her karışını çözülmeyen ilmeklerle b...