Ana içeriğe atla

2 kişi

 

Biz burada 2 kişiyiz

Kalplerde bir pırıltı

Sonsuzluğa ulaşmak isteyen vücutlar

Ve haykırışlar

Ne istediğimizi biliyoruz

Sorun ömürdü

Ne kadar kısa görünse de o kadar uzundu aslında

Sonsuzluğa ulaşmak isterken bir engeldi önümüzdeki

Mutlak Kudret’e varmak ne kadar zormuş meğer

Şu endüstriyel topluluklarda bir isyanmış insan olabilmek

Bir devrimmiş kalplere nuru haykırabilmek

Kelepçelenmiş beyinlere Hakk’ı anlatmak ne zormuş meğer

Nasip olur mu son nefeste O’nu görebilmek

Ruh bedenden ayrılırken mutluluk kanatlarını takabilmek

Biz burada 2 kişiyiz

Masanın ortasında bir kor

Etraf zaten yangın yeri

Kor bizi de yangına çevirmeye çalışıyor

Zor bu devir

Yangını söndürebilir mi bu 2 kişi

Dener

Ve davasını bir hışımla güder insan denen mahlukatlara karşı

Devrim ağacı gibi şahit olur

Zülfikar gibi yıkıp geçer ortalığı

Sessizdir bu iki insan

Sükûnetle bekler o günü

O muhteşem günü

Davasının sona ereceği ve mutluluk melekelerinin sınırlarını zorlayacağı günü

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

4 kisi

biz burada dört kisiyiz birimizin önunde kahve ve yarim sigara digerimizde yipranmis bir kitap ötekimizde dusunce deryasi sonuncumuzda ise bir kalem ve sararmis bir kagit hepimizin önü dolu ve herkesin cebinde bir hayat manasi dudaklarimiz ipeklerle dikilmis konusursak guzelligi bozulacak  anlamini yitirecek gozlerimizle birbirimizi anliyoruz gozlerde bir buhran var gecmisimizi anliyoruz gelecegimiz bile belli o buhranda kayboluyoruz gozler bir anda tek noktaya dikiliyor masanin ortasina ortasindan bir alev yeseriyor yuzumuzun ortasina ne bu? neden burada? elimiz ile dokunmaya calisiyoruz ama onda zemheri sogugu gozleri semada ve onun da dudaklari dikilmis kafamizi kaldiriyoruz gokyuzune aklin almayacagi bir sicaklik yagmur yagiyor atesten sicak bir elimizde ates var soguktan sicak ve biz kafamizi egip islerimize dönuyoruz birimizde kahve ve yarim sigara digerimizde yarim acilmis bir kitap ötekimizde dusunce deryasi sonuncumuzda ise bir kalem ve yarisi doldurulmus sararmis bir kagi...

Yol

  Sabahların olmadığı gecelerin birinde Benlik hissiyatını kesen soğuklara aldırış etmeden yürünen yolların ortasında kalan biri.. Tutunurken hayatın çatırdayan dalına Dalın üstüne her an binen onlarca yük Ve her yük için bir şükür daha.. Izdırap yağmurunun altında ıslanırken zaman mevhumundan bi’haber Bir elin göklerden kalbine ilişmesini beklediği İçinin karmaşasından ruhunun Can’ını unuttuğu  Kelam edecek bir taş duvara hasret Ve en çok kendine hasret bir yaşam.. Tam ortasındayken bu alemin Her şey etrafından akarken düzenli bir şekilde Serkeş haliyle onları anlamaya çalışan bir berduş.. Gülüp ağlayıp yiyip içen bizden biri bu berduş Düşüncelerini semanın sayfalarına yazarken hasret dolu gözlerle izler diğer tarafı Bu hengameden kaçmak için yalvaran bir çift göz ile.. Ve her defasında zor olanı başardığı için bir şükür Alemin ortasında viranelere layık bir izleyiş için onlarca şükür.. Her iç çekişin bir yakarış olduğunu bilen  Aklın her karışını çözülmeyen ilmeklerle b...