Ana içeriğe atla

göz damlasi

 göz damlasi

anilarini unutmak ister ya

acilari yok etmek

atesten kavrulurken bedeni

ruhu ister ya kana kana su icmek

kalmak ister ya 

bir yandan da pes etmek 

göz pinarlarindan akamayan kivilcimlar

icinde volkanlara meyleder 

konusmak ister ya

bir yandan da susmak

beyni konusmasi icin cabalarken

gonlu muhurlemistir dilini

yasamak ister ya

ölümü de merak eder

varliginin arayisinin bir ömür surecegini bilir 

aptal yüzlerde ölümü her gün görür

düsünmek ister ya

hani bir de abdal olmak

yildizlarda kayikla gezerken

bir tas kadar bilincsiz olmak

iyi olmak ister ya

kötülük zaten her seciminde karsisinda

yardim cigliklarini duydukca bir ciglik da o atar sessizce gozlerinde

evreni duymak ister

bir yandan da sagir olmak

gezegenlerin raki tokusturmasini duyar

ama kendini duyamaz 

var olmak ister ya

bir yandan da hicligin icinde hic olmak

nefes almaksa varligin sembolu

7 milyar embesilin vardir bir ekolu

mutlu olmak ister

öfkesinin bitmemesini de

mutluluk gecicidir elbet

öfke ise ayakta tutar her daim esiri

isik olsun ister ya

karanligi hissetmek de

yüzü günese dönerken 

ruhu gece cöksün ister

gulmek ister ya 

bir yandan da aglamak

gulerken aglayanlarin acilarina tutunmak

melodi olmak ister 

bir de birkac kelime

atesler icindeyken 

ruhu kurtulmak ister

bu karamsar gezegenden

sevmek ister ya

aslinda var olan icindeki nefrettir

sevgiyle gizlenilmeyecek buyuk bir nefret

insanlara duzene hayata

ve kendinedir aslinda o nefret

sadece bir bankta istanbulu seyretmektir

nefret

kendini kaybettigi her an

insan 

nefrete esittir

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

4 kisi

biz burada dört kisiyiz birimizin önunde kahve ve yarim sigara digerimizde yipranmis bir kitap ötekimizde dusunce deryasi sonuncumuzda ise bir kalem ve sararmis bir kagit hepimizin önü dolu ve herkesin cebinde bir hayat manasi dudaklarimiz ipeklerle dikilmis konusursak guzelligi bozulacak  anlamini yitirecek gozlerimizle birbirimizi anliyoruz gozlerde bir buhran var gecmisimizi anliyoruz gelecegimiz bile belli o buhranda kayboluyoruz gozler bir anda tek noktaya dikiliyor masanin ortasina ortasindan bir alev yeseriyor yuzumuzun ortasina ne bu? neden burada? elimiz ile dokunmaya calisiyoruz ama onda zemheri sogugu gozleri semada ve onun da dudaklari dikilmis kafamizi kaldiriyoruz gokyuzune aklin almayacagi bir sicaklik yagmur yagiyor atesten sicak bir elimizde ates var soguktan sicak ve biz kafamizi egip islerimize dönuyoruz birimizde kahve ve yarim sigara digerimizde yarim acilmis bir kitap ötekimizde dusunce deryasi sonuncumuzda ise bir kalem ve yarisi doldurulmus sararmis bir kagi...

2 kişi

  Biz burada 2 kişiyiz Kalplerde bir pırıltı Sonsuzluğa ulaşmak isteyen vücutlar Ve haykırışlar Ne istediğimizi biliyoruz Sorun ömürdü Ne kadar kısa görünse de o kadar uzundu aslında Sonsuzluğa ulaşmak isterken bir engeldi önümüzdeki Mutlak Kudret’e varmak ne kadar zormuş meğer Şu endüstriyel topluluklarda bir isyanmış insan olabilmek Bir devrimmiş kalplere nuru haykırabilmek Kelepçelenmiş beyinlere Hakk’ı anlatmak ne zormuş meğer Nasip olur mu son nefeste O’nu görebilmek Ruh bedenden ayrılırken mutluluk kanatlarını takabilmek Biz burada 2 kişiyiz Masanın ortasında bir kor Etraf zaten yangın yeri Kor bizi de yangına çevirmeye çalışıyor Zor bu devir Yangını söndürebilir mi bu 2 kişi Dener Ve davasını bir hışımla güder insan denen mahlukatlara karşı Devrim ağacı gibi şahit olur Zülfikar gibi yıkıp geçer ortalığı Sessizdir bu iki insan Sükûnetle bekler o günü O muhteşem günü Davasının sona ereceği ve mutluluk melekelerinin sınırlar...

Yol

  Sabahların olmadığı gecelerin birinde Benlik hissiyatını kesen soğuklara aldırış etmeden yürünen yolların ortasında kalan biri.. Tutunurken hayatın çatırdayan dalına Dalın üstüne her an binen onlarca yük Ve her yük için bir şükür daha.. Izdırap yağmurunun altında ıslanırken zaman mevhumundan bi’haber Bir elin göklerden kalbine ilişmesini beklediği İçinin karmaşasından ruhunun Can’ını unuttuğu  Kelam edecek bir taş duvara hasret Ve en çok kendine hasret bir yaşam.. Tam ortasındayken bu alemin Her şey etrafından akarken düzenli bir şekilde Serkeş haliyle onları anlamaya çalışan bir berduş.. Gülüp ağlayıp yiyip içen bizden biri bu berduş Düşüncelerini semanın sayfalarına yazarken hasret dolu gözlerle izler diğer tarafı Bu hengameden kaçmak için yalvaran bir çift göz ile.. Ve her defasında zor olanı başardığı için bir şükür Alemin ortasında viranelere layık bir izleyiş için onlarca şükür.. Her iç çekişin bir yakarış olduğunu bilen  Aklın her karışını çözülmeyen ilmeklerle b...