Ana içeriğe atla

YİNE RAKS EDERKEN GÖKYÜZÜNDE GÜNLERDEN BİRİNDE

Sabahın erken gecenin geç saatlerinin birinde

Gökyüzünde raks ederken her zamanki gibi

Tekerrürden ibaretti yaşam

Kolaylığı buradaydı aslında

Sıradan, olağan yaşamlarda gizliydi rahatlık

Ancak biz gibiler rahat duramaz

Yaşam için her zaman bir farklılık gerekliydi hayatta

Dışardan dünyayı izlerken

Milyarlarca bakış açısının nasıl da birbirine karışmadığına hayret ederdim

Çok yüce bir olayın ortasında kalmış gibi hissederdim

İlişkileri anlayamaz

Basitleştirilen onca şeye karşı çıkardım

Çünkü her şeyin vardır bi nedeni

Ve her şey birbiriyle ilişkilidir aslında

Derdim

Anlamazdı onlar

Anlayamazdı

Basitliğe alışmış kişiliklere ne anlatabilirdim

Anlatmaktan vazgeçerek susmayı öğrenmek istedim

Kalplere dokunmak yerine onlardan uzaklaşmak

Basit olan bu değil miydi zaten

Herkesin yaptığını yapmak

Hayatın mutluluğuna bir adım daha atmaktı bu fiil

Olmadı

Başaramadım

Dokunmadan duramadım bir şeylere

İz bırakmam lazımdı bırakabildiğim kadar

Bunun sonucunu biliyordum

Pozitif hissiyatlar yoktu sonucunda

Mutluluğunu hiçbir şey uğruna takas etmek vardı

Kendinden vermek ve insanların acılarına ortak olmak yoktu

Direkt acıyı sahiplenmek vardı

Bunu seviyor muyum bilmiyorum

Ama gönderilme amacımı biliyorum

Haykırsın dünyanın yedi kıtasından mahlukat bana

Yapma desin

İstemedik desin

Onların omuzlarına bir insanlık yükü bırakmamı istemesin

Varlık bilincini kaldırmak istemesin

Basit ve sıradan yaşamlarıyla üç beş gün daha yaşasınlar

Mutlu olduklarını zannederek

Hülyalar kursunlar

Yaşamı basite indirgemeye devam etsinler

Ben ise onlara öfke duymayı bıraktım

Yine raks ederken gökyüzünde günlerden birinde

Onlara üzüldüğümü fark ettim

O’na üzüldüğümü fark ettim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

4 kisi

biz burada dört kisiyiz birimizin önunde kahve ve yarim sigara digerimizde yipranmis bir kitap ötekimizde dusunce deryasi sonuncumuzda ise bir kalem ve sararmis bir kagit hepimizin önü dolu ve herkesin cebinde bir hayat manasi dudaklarimiz ipeklerle dikilmis konusursak guzelligi bozulacak  anlamini yitirecek gozlerimizle birbirimizi anliyoruz gozlerde bir buhran var gecmisimizi anliyoruz gelecegimiz bile belli o buhranda kayboluyoruz gozler bir anda tek noktaya dikiliyor masanin ortasina ortasindan bir alev yeseriyor yuzumuzun ortasina ne bu? neden burada? elimiz ile dokunmaya calisiyoruz ama onda zemheri sogugu gozleri semada ve onun da dudaklari dikilmis kafamizi kaldiriyoruz gokyuzune aklin almayacagi bir sicaklik yagmur yagiyor atesten sicak bir elimizde ates var soguktan sicak ve biz kafamizi egip islerimize dönuyoruz birimizde kahve ve yarim sigara digerimizde yarim acilmis bir kitap ötekimizde dusunce deryasi sonuncumuzda ise bir kalem ve yarisi doldurulmus sararmis bir kagi...

2 kişi

  Biz burada 2 kişiyiz Kalplerde bir pırıltı Sonsuzluğa ulaşmak isteyen vücutlar Ve haykırışlar Ne istediğimizi biliyoruz Sorun ömürdü Ne kadar kısa görünse de o kadar uzundu aslında Sonsuzluğa ulaşmak isterken bir engeldi önümüzdeki Mutlak Kudret’e varmak ne kadar zormuş meğer Şu endüstriyel topluluklarda bir isyanmış insan olabilmek Bir devrimmiş kalplere nuru haykırabilmek Kelepçelenmiş beyinlere Hakk’ı anlatmak ne zormuş meğer Nasip olur mu son nefeste O’nu görebilmek Ruh bedenden ayrılırken mutluluk kanatlarını takabilmek Biz burada 2 kişiyiz Masanın ortasında bir kor Etraf zaten yangın yeri Kor bizi de yangına çevirmeye çalışıyor Zor bu devir Yangını söndürebilir mi bu 2 kişi Dener Ve davasını bir hışımla güder insan denen mahlukatlara karşı Devrim ağacı gibi şahit olur Zülfikar gibi yıkıp geçer ortalığı Sessizdir bu iki insan Sükûnetle bekler o günü O muhteşem günü Davasının sona ereceği ve mutluluk melekelerinin sınırlar...

Yol

  Sabahların olmadığı gecelerin birinde Benlik hissiyatını kesen soğuklara aldırış etmeden yürünen yolların ortasında kalan biri.. Tutunurken hayatın çatırdayan dalına Dalın üstüne her an binen onlarca yük Ve her yük için bir şükür daha.. Izdırap yağmurunun altında ıslanırken zaman mevhumundan bi’haber Bir elin göklerden kalbine ilişmesini beklediği İçinin karmaşasından ruhunun Can’ını unuttuğu  Kelam edecek bir taş duvara hasret Ve en çok kendine hasret bir yaşam.. Tam ortasındayken bu alemin Her şey etrafından akarken düzenli bir şekilde Serkeş haliyle onları anlamaya çalışan bir berduş.. Gülüp ağlayıp yiyip içen bizden biri bu berduş Düşüncelerini semanın sayfalarına yazarken hasret dolu gözlerle izler diğer tarafı Bu hengameden kaçmak için yalvaran bir çift göz ile.. Ve her defasında zor olanı başardığı için bir şükür Alemin ortasında viranelere layık bir izleyiş için onlarca şükür.. Her iç çekişin bir yakarış olduğunu bilen  Aklın her karışını çözülmeyen ilmeklerle b...