Rap.. Yani
açılımıyla Rhytm and Poem (Ritmik Şiir),
kelime anlamıyla ‘’ağır eleştiri’’ demektir.
Aslında Afro-Amerikan
insanların bir başkaldırış biçimi olarak ortaya çıkan rap, daha sonra tamamen
kişisel benliğini bulmak ve kalıplaşmış ideoloji ve popüleriteden ayrılarak
fikri ve zihni temizlemek amaçlarına yönelmiştir. Bol giyinmeyi buna küçük bir
örnek olarak verecek olsak da en önemli başkaldırışlardan biridir. İnsan
bedenini özgür bırakmak, rahatlığa kavuşmak ve kalıplaşmış güzellik kavramına
meydan okumak için bir dışavurum biçimi olarak nitelendirilebilir.
Bu müzik türünün
ülkemize geliş serüveni ise neredeyse hepimizin bildiği ve anılarımızda yer
edinmiş bir grup ile başlıyor. Cartel… 80 ve 90 kuşağının kulak aşinası olduğu
şarkılarıyla hayatımıza yavaştan girmeye başladı. Aslında biz farkında olmadan
Türkçe Rap’in içinde bulduk kendimizi ve o dönemden başlayan, daha güzel
yerlere gelecek bu müzik türüne meşale tuttuk. Cartel, Evdeki Ses, Araba Yok
şarkılarıyla hala kulaklarımızda dans eden şarkıları hatırlıyoruz.
2000
yılından sonra bir yükseliş başladı sektörde. Sagopa Kajmer ve Ceza adında 2
insanın şarkılarını dinledik. Sagopa, hayatın bize kattıklarını ve içimizde
yaşadıklarımızı dışa vurmamızı sağlarken; Ceza, hereksin kendince bir ucundan
tutacağı sorunları yazıyordu kaleminde. Bu ikilinin ‘’Neyim Var Kİ’’ şarkısı
Türkçe Rap tarihinin ‘’İstiklal Marşı’’ olarak kabul edilir. Daha sonrasında bu
ikilinin dissleşmesi bu kültür adına yeni bir devir başlatıyor demekti.
Onlardan sonra çıkan Sansar Salvo, Pit10, Karaçalı, Fuat, Yener Çevik gibi
isimler de bu müzik için hayatlarını adayacak kişiler listesine adlarını
yazdırıyordu.
Asıl konumuza
gelelim şimdi. Amerika’da 21. Yüzyılda şarkılarda para, seks vb. konular ön
plandayken, Türkiye’de neden bu konular ön plana çıkmadı? Türkçe Rap neye göre
ilerledi? Bu soruların cevabı basit ama uzun.. Elimden geldiğince anlatmaya
çalışacağım. Haydi başlayalım !!
Bütün sorunun
kaynağı 3. Dünya Ülkesi olmamızdan kaynaklanıyor. Bununla beraber örf-adet, din, kültür, sosyo-ekonomik durum gibi
başlıklar çıkıyor karşımıza. Bundan dolayıdır ki varoş mahalle çocuklarında
yayılmaya başladı bu kültür. Mikrofonu eline her alan kişi kendi çektiği
acıları ve zorlukları farklı bir dilden anlatmaya başladı. Hayatın içinden
gelmişlerdi ve gerçekten tırnaklarıyla kazıyarak bir yere kadar gelmeyi
başarmışlardı. Şu an nasıl mı zirvedeler? Çünkü popüler kültüre, onu
yönetenlere ve onların kuklalarına senelerce başkaldırmanın meyvesinin
yeneceğini biliyorlardı. Her direnişin mutlak bir zaferle sonlanacağı malumdu.
Kimi Eskişehir’de, kimi İstanbul’da, kimi Ankara’da, kimi İzmir’de… Birkaç
örnekle anlatalım kim ne yapıyor diye.
No.1, hayatının
içine eden hastalıkla mücadele ederken de yazmaya devam etti. Aşkını, yaşadığı
hüzünlü çocukluğu ve gençliği hayata isyan ederek döktü mikrofona. Bol Pantolon
ve 70’lik ile hayata alkol ve rap ile tutunabildiğini aktardı. Bununla beraber
dinleyenlerini de kendisiyle beraber götürdü karanlığa. Denizli’den çıktı ve bu
hayata meydan okudu. Kendi gibi hayatı olanların dışa vuramadıklarını
sözleriyle kulaklara işledi ve onların da sesi oldu.
Şanışer, Zeynep dedi. 9 Yıl Sonraya
Mektup dedi. Aile dedi, aşk dedi ama bir yandan da protesto etti düzeni, sistemi.
Her şeyi bir arada yaşadı ve yaşattı. Sisteme karşı gelirken, ülkesinde olan
haksızlıkları dile getirirken çekinmedi. Düzensiz çarkın, düzene girmesini
isteyen gençler tarafından dinlenildi. Bazılarının ufkunu açtı, bazılarını ise
doğruya yönlendirdi. Yani Şanışer elinden geldiğince bu düzensiz işleyişi,
insanların beynini gerçeklere yönlendirerek durdurmaya çalışanlardan biriydi ve
hala da öyle.
Sehabe ise, bu kültürde adını melankolik şarkılarla
duyurmaya başlamış bir isim. 2010’lu yıllardan sonra çıkardığı şarkılarda
ülkemizdeki aşk tabularını farklı bir tarzda anlatmaya başladı. Bu o dönem
gençliğini gerçekten etkiledi çünkü gençlik farklı bir tarz arıyordu. Ancak
sadece melankoli yapıyor desek haksızlık etmiş oluruz. Ülkede olan çoğu kötü olaya
ve haksızlığa anında tepki vermiş ender sanatçılardandır kendisi. Son albümünde
kültürel olarak yaşadığımız sorunları, kuşaklar arası çatışmaları, insanların
her yaşta yaşayabileceği problemleri ustaca mikrofona döktü.
Bu isimler bu
kültürün içinden sadece 3 örnek…Okyanusta damla misali yani. Ne kadar çeşitli
ve bol konulu bir rap kültürüne sahip olduğumuzu anlatmaya çalıştım. Ülkemizde
bu kadar siyasi ve ekonomik sorunun yanında yüzlerce problem daha varken başka
konulara yönelmek tabii ki zor olurdu. Türkçe Rap’in beslendiği kuyu da bu oldu
sonuç olarak. Kadına Şiddete Hayır derken yazılan ‘’KADIN’’ şarkısı, Doğu
Türkistan’da halkın uğradığı zulmü anlatırken yazılan ‘’DOĞU TÜRKİSTAN’’
şarkısı haksızlığa ve zulme karşı gelmekten geri adım atmayan bir doğruluk
ordusu olduğunu gösteriyor bu sanatçıların. Bazı cümlelerde alınamayan
ayakkabı, bazılarında elde edilemeyen başarı, bazılarında ise gerçekleşmesi zor
hayaller… Bitmeyen savaşlar, krizler, aile saadetinin yok oluşu, haksızlığa
karşı ses çıkarmama ve daha onlarca zor koşul eklenince ‘’Bu ülkede rap neden
seks ve para üzerine yazılmadı?’’ sorusuna cevap vermiş oluyoruz zaten kendi
kendimize. Son zamanlarda RAP’in hit olma nedeni ise; belli bir yaşa gelmiş ve
hayatında bazı şeylerin hiçbir zaman düzelmediğini anlayan insanların ve bundan
dolayı da ümitsizliğe düşme korkusuyla kelimelerin isyanına kendi bırakmasından
kaynaklanıyor. Bence böyle ki her insan farklı şarkılarda varoluşsal sancısını
dışarı vuruyor…
T-RAP ?
Bu rap türünün
ülke kültürüne uyum sağlamadığını düşünen insan çok fazla ve sayıları hızlıca
da artıyor. Ama şöyle de bir gerçek var ki; bu kültür durmadan kendini
geliştirip dinlenme sayısını milyonlar diye ifade edebileceğimiz sayılara
ulaştırıyor. O zaman nerede sorun var veya neden yükseliyor bu kültür?
Bunun cevabını
kendi gözlemlerimden yola çıkarak vereceğim. Dünyayla bağlantı artık çok kolay
ve bununla beraber erişim de doğru orantılı bir biçimde kolay. Bu gibi
nedenlerden dolayı gençliğimizin Amerikalı şarkıcıların şarkılarında gördüğü ve
dinlediği refah seviyesine çıkma gibi hayali var. Ritmin akışına kendini
bırakıp bir süreliğine de olsa o seviyedeymiş gibi kendini kandırmak istiyor.
İkinci nedeni
ise; bu kargaşa ve kaos dolu gündemden, gelecek kaygılarından vs. kurtulmak ve bir
süreliğine bu durumlardan uzaklaşmak istiyor. Rapin eğlenceli tarafıyla kafa
dağıtıyor. Kısacası bir kaçış yolu…
Kendinize iyi
bakın ya da bakmayın. Bu kimsenin umrunda değil unutmayın. Sadece kendinizi her
şeyden ve herkesten koruyun ve sadece benliğinizi dinleyin.
BOL MÜZİKLİ VE
COĞRAFYASIZ GÜNLERE !!!
Yorumlar
Yorum Gönder