BEN MİYİM?
İnsanlara
karşı ne kadar benim? Sessizce geçen hayatımda kendimi ne kadar dışa
vurabiliyorum? Her düşündüğümü açıkça ifade edebiliyor, her hissettiğimi
aktarabiliyor muyum? Bir şey için harekete geçmeden önce ölçüp biçiyor muyum insanların
düşüncelerini? Neden ‘farklı’ olamıyorum?
Bu
soruların cevabı ‘gerçek’ dünyanın çökmesiyle beraber yok oluyor. Ne mi oluyor?
Artık ben olmaktan çekinmeye başlıyorum. Kendim olmaktan korkuyorum. İnsanların
fikirlerinde ya da beyinlerinin bir köşesinde neysem oyum, kafasıyla hareket
ediyorum. Ama her zaman bize ‘‘kendin ol, özgün ol’’ dememişler miydi? Ne
değişti de başkalarına göre yaşamaya başladım?
Teknoloji
çağıyla beraber her şeye erişimim o kadar kolaylaştı ki, dünyadaki herhangi bir
insana ulaşmam saniyelerimi alıyor. Bunun yanında, idol alarak gördüğüm ya da
imrendiğim insanları hayatımın 24 saatinde de yanımda bulundurabiliyorum. Şu
insandan bu insana derken onlarca kişinin hayatına dair bilgiler ediniyorum ve
en can sıkıcı olan tarafı da yaşamlarını görüyorum.
Bu
yaşamların yanında kendi hayatımı sorguluyorum. Nerede, nasıl hatalar olmuş
olabilir ki onlar gibi olamıyorum? Neden hayatımın belli noktalarında onlara
benzemiyorum?
Evet, işte
bütün olaylara bakış açımın değişmesi gerektiğini şu sorulardan sonra
anlayabiliyordum. Ben benim. Ruhsal durumumun, düşüncelerimin ve fikirlerimin
kombinasyonu sadece bana ait. Başka kimsenin göremeyeceği şekilde görüyorum
dünyayı. Başkasının hayatına dokunmak ya da hayatıma dokunulması sadece beni
yıpratıyor. Çünkü kendim olmak benim tek hazinem, bunu öğreniyorum.
Küreselleşen dünyada ‘BEN’ olmazsam, yarın o yapacaklar beni.
Onlar diye ötekileştirdikleri insanlardan olacağım. Benliğimi bulursam ‘biz’
olacağız ve kişiliklerimizi saf ve temiz bir şekilde devam ettireceğiz.
Peki artık düşünmeden devam edebilir miyim, insanları önemsemeden?
Çok yakında göreceğim.
Çünkü
Unutma
Ben senim.
Yorumlar
Yorum Gönder